...HOŞGELDİNİZ...

0 televizyonun çocuklarımızda etkisi

28 Aralık 2010 Salı
Çocukların gelişim dönemlerinde televizyon özellikle çizgi filmler önemli yer tutar.Malesef aileler çoğu zaman bu önemin dozajını ayarlıyamazlar.Ya çocuk okuldan gelip akşama kadar tv.karşına geçer ki yemek yeme ders çalışma saatlerinde bile karşısındadır ve anneler işim zaten başımdan aşkın tv.hiç olmazsa oyalıyor mantığında sınırsız bir izin verir,ya da tv.çok zararlı asla bizde tv.açılmaz yada evimizde yok bile mantığıyla bütünüyle men edilir.
Elbette faydaları kadar zararlarıda vardır çocuklarımıza televizyonun.Mesele ne izlettiğpimizi ve süre izlettiğimizi kontrol etmektir.Örneğin çizgi filmler ! Çocukların gelişimlerinde önemlidir dedik ve her çocuğun en fazla izlemekten keyif aldığı yayınlardır.İşte tam olarak söylemek istediğim bu keyif alabilir ama keyfin yanında başka neler alıyorlar dersiniz?Öyle ki çizgifilm izledikten sonra kendini izlediği film kahramanının yerine koyduklarını gözlemlemişsinizdir.Artık yayınlarımızda pokemon,digimon gibi kavga,dövüş içeren filmler sık görülmekte ve bunların izleride çocuklarımızda görülmektedir.Bu karakterleri izleyen çocuklar izlediklerinin etkisinde kalıp saldırganlık duyguları geliştirmektedir.Ülkemizde yaşanmış benzeri bir olayı hepiniz hatırlayacaksınızdır bu çigifilmleri izledikten sonra uçmak isteyerek kendini balkondan atan ve hayatını kaybeden çocuktan bahsediyorum.
Çocuklarda Ölümgerçeğini bilmedikleri için ve izledikleri çizgifilm kahramanlarının da başına türlü şeyler geldiği halde birşey olmadığını yada tekrar dirildiğini gören çocuklar gerçek hayatta da böyle olduğunu zannetmektedirler.Sadece bizim ülkemizde değil b İngilterede de benzer bir olay yaşanmıştı.5 yaşında ki çocuk annesiyle alışverişl yaparken aniden eline geçirdiği bıçakla 2 yaşındaki bir çocuğu paramparça etmiş ve katil olmuştu,üstelik karşısındakinin öldüreceğini bilmeden.Tıpki çizgifilmlerde olduğu gibi hiçbirşey olmayacağını düşünmüştü.
Durum böyleyken çocukalrımıza ne izlettiklerimize mutlaka dikkat etmeli eğlendirirken eğiten yayınları izletmeliyiz.
Tv.görüntü kirliliğiyle o masum yavrularımızı kirletmeyelim.


0 2011 çocuk modası

26 Aralık 2010 Pazar
2011 yılı moda sezonu açılmışken çocuklara da değinmemek olmaz çok kısa bir süre önce 2011 yılı moda yılını çeşitli defilerle açan modacılar özellikle çocuk kıyafetleri konusunda yıla damgasını vurmaya hazırlanıyor.. Çeşitli 2011 çocuk kıyafetlerini piyasaya sunan modacılar bu yılın çocukların yılı olduğunu belirtirken çeşitli markaların çocuk kıyafetleride bunun en iyi göstergesi..

Çocuklar, özellikle de kız çocukları 2.5-3 yaşına geldiklerinde, ne giyeceklerine kendileri karar vermek isterler.Bir araştırmaya göre 10-19 yaşları arasındaki kızların %94’ü alışverişe çıkmanın bir tutku olduğunu söylüyor. 10 yaşına gelen çocuklar ise ünlü markaların cazibesine çoktan kapılmış oluyorlar. Markalar da kendilerine daha küçük yaştan sadık müşteri kitlesi yaratmak için çocuk koleksiyonlarına büyük önem veriyor. 
Sonbahar için hazırlanan çocuk koleksiyonları sonbahar kadın ve erkek koleksiyonlarıyla büyük benzerlik gösteriyor. Hem yetişkin hem de çocuk koleksiyonu üreten  büyük markaların çocuk tasarımları, kadın ve erkek koleksiyonlarının neredeyse aynısı. Bu mağazalarda kızlara pembe, erkeklere mavi giydiren klasik çocuk modellerine rastlamak pek mümkün değil. Yetişkin giyim tarzlarını koruyarak çocuklara uyarlayan markalarda çocuk giyimiyle ilgili her türlü detaya ulaşmak mümkün. 
 Bu yıl kız çocuklarında turuncu ve beyaz hakimiyeti sürerken, erkekler için ise mavi ağırlığını koruyor. Tabii ki spor ayakkabılar yine gözdemiz 
                                                               (Kaynak / Hürriyet Gazetesi,Galeri Ebru)

0 yarı yıl(sömestr)tatili

Okul dönemi boyunca aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkan, düzenli ve tempolu bir çalışma içinde olan, hergün derslerine mutlaka çalışmak durumunda kalan öğrenciler için yarı yıl tatili çok büyük önem taşımaktadır.. 

Bir çeşit özgürlük gibidir onlar için bu tatil.

Arada bir soluklanmak, disiplinden  az da olsa uzaklaşmak fırsatıdır bu. Aileler içinde önemi  büyüktür. Çocuklar için gerçek anlamda dinlendirici, rahatlatıcı ve motivasyonla ikinci döneme başlamalarını sağlamak ailelerin elindedir.


SÖMESTR TATİLİ NASIL GEÇMELİ : İlk dönem sürecinde derslerinde başarılı olsunlar ya da olmasınlar, her çocuk bu yoğun tempodan uzaklaşmak isteyecektir. Bu dönemde onları sorumluluklarından az da olsa uzaklaştırmak, görevlerini hafifletmek  şarttır. Bu demek değildir ki, tamamen başıboş bırakmalı.
Okulda geçirdiği tüm zamanlarda bir şeyler öğrenmesi beklenmekte ve öğrenip öğrenilmediği de test edilmektedir. Ayrıca evde de ailenin kontrolü ve uyarısı söz konusu olmaktadır. Doğal olarak her çocuk böyle bir yoğunluğun ardından tatile ihtiyaç duyar.Tatil sürecinde ailelerin dikkatli olmaları gerekmektedir. Özellikle ders başarısızlığı olan ya da ödev yapmakta, ders çalışmakta zorlanan çocuklar aileleri tarafından tatil boyunca daha fazla baskı altında tutulabilmektedirler. Oysa bu çocukların da tatile ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Tatil boyunca çocuklara keyif alacakları, ilgileri ve yetenekleri doğrultusunda aktiviteler sağlanmalıdır.Özellikle okul döneminde yeterince çocuklarıyla ilgilenemeyen, onlarla oyun oynayamayan, birlikte keyifli vakit geçiremeyen anne babalar için tatil dönemi bir fırsattır. Bu dönemde mümkün olduğunca çocukla bir arada olmak, birlikte oyunlar oynamak, onu dinlemek, duygu ve düşüncelerini öğrenmeye çalışmak ve kendi duygu-düşüncelerinizi onunla paylaşmak yararlı olacaktır. Eğer çocuğun derslerle ilgili sorunları varsa bunu vurgulamak ve eleştirmek yerine bir süre için onun bu sıkıntıdan uzaklaşmasını sağlayacak şekilde ve anne-baba çocuk ilişkisinin kalitesini artırmaya dönük olarak birlikte zaman geçirmeye çalışmak gerekmektedir.  

0 biraz yaratıcılık biraz artık kumaşlarla neler olur neler

Hepimizin evinde görmekten bıktığımız yada görmemek için en diplere tıkıştırdığımız ama yinede atmaya kıyamadığımız eakilerimiz vardır.Tüm hanımlar bir gün lazım olur umuduyla saklar,saklar,saklar ama genelde ne lazım olur nede atılılır.Madem evlerimiz küçük birer ardiye olma yolunda ilerliyor neden bu eski malzemelerden birşeyler üretip kullanılır hale getirmeyelim ki dedim kendi kendime ve internette biraz gezindim.Hanımlar bu konuda gerçekten yetenekliler ve bunlardan bazılarını sizlerle paylaşmak istedim.Sizlerde biraz yaratıcılık birazda kopya çekerek çok estetik ürünler çıkarabilirsiniz


 Nekadar eski varsa bu koltuk sayesinde yeni olmuş üstelik çokta zevkli olmuş










İster çöp poşeti olarak ister dergi kitap çantası olarak kullanılabilir uzun yolda çokta iyi olur bence








Çekmecelerinizi bu şekilde kaplayıp düzeni daha kolay sağlayabilirsiniz










Eskiden bu  bir çantaydı bakın şimdi negüzel bir kırlent olmuş











Bunlar sadece örneklerden birkaçı biraz araştırma yaparsanız sizde görüceksiniz ki bu iş hem eğlenceli hemde kolay bu geri dönüşümleri çocuklarınızla beraber yaparsanız hem iki taraf için heyifli vakit geçirmeye hemde çocuklarınızın yaratıcılığını geliştirmesine yarayacaktır.

0 Çocuklar neden yalan söyler ?

 Yalan ile hayal gücüne dayalı abartılar birbirine karıştırılmamalı.
 Aileler Çocuklarda 6-7 yaşlarına kadar görülen abartılı söylemler ve hayallerle ilgili ifadeleri gerçeğin tam olarak çarpıtılması anlamına gelen yalanla karıştırılmamalıdır. Çocukların gelişim süreci içinde gerçeklik duygusunun oturması biraz zaman alır. Çocuklar anlattıkları olayları biraz abartılı ve zengin hayal güçlerini kullanarak gerçek olmayan abartılı şeyler anlatabilirler. Örneğin; dev gibi bir kedi gördüğünü, sindi bebeği ile konuştuğunu söylemesi gibi. Aileler bu anlatılanlar ile bir uyum davranış bozukluğu olan yalanla karıştırılmamalıdır
Çocuklarda bir uyum ve davranış bozukluğu olarak görülen yalan söyleme davranışının altında yatan sebepler incelendiğinde
  • Aile içinde veya çevrede çok sık yalan söyleniyor olması
  • Anne -babanın ve çevrenin yeterince sevgi, ilgi göstermemesi
  • Çocuk cezadan kaçmak için yalan söyler
  • Çocuklar özlem duydukları, olmasını istedikleri şeyler için yalan söylerler  
  • Arkadaşlarının sevgi ve ilgisini paylaşmamak için yalan söyler
  • Erken çocukluk döneminde aşırı ödüllendirilen çocuklarda yalan söyler

0 Teknoloji yokken çocuk olmak

25 Aralık 2010 Cumartesi
Şimdi şöyle bir çocukluığumuza gidelim ve çocuk olmanın,oyun oynamanın ve arkadaşlığın vermiş olduğu hazzı hissedelim.
Sonra birde kendi çocuklarımıza,öğrencilerimize,yeğenlerimize,komşumuzun çocuklarına kısaca yeni nesile bir bakalım ve onlar adına mutlu olabiliyormuyuz yoksa buruluyormuyuz bir düşünelim.
Ne olduda bu değişim yaşandı,eski oyunlar,oyuncaklar,arkadaşlıklar,bağlar o samimiyet nasıl oldu da yerinde yeller estirdi.
Bizlerin bu değişimde rolü neydi,yapabileceğimiz bir şeyler olabilirmiydi diye biraz düşünsek biraz uğraşsak belkide çocuklarımıza kendi çocukluğumuzda ki o lezzeti tattırabiliriz.
Konu bu olunca sizlere eskinin çocukları ve oyunlarıyla ilgili fotoğraflar derledim umarım beğenirsiniz.



















0 ister boşan ister boşanma ama...

örnek anne baba

Biri 95 diğeri 92 yaşında karıkoca, boşanmak icin hakimin
karşısına çıkmışlar.
Hakim üzülmüş, "Yapmayın yahu" demiş, "Yetmiş yıllık evlisiniz
niye boşanacaksınız?"
Adam "Yok" demiş, "Biz çoktan boşanmaya karar verdik de
çocuklar etkilenmesin diye, ölmelerini bekledik."

Elbette bu işin esprisi malesef  boşanma süreci en az ebeveynler kadar çocuklar içinde zor bir süreç.Çocukta anne ve babası ayrılınca ilk sarsılan duygu güven duygusudur.Çocuk bu süreçte birisinden birini tercih ediyormuş hissine kapılabilir.Tabi çocuğun yaşı,gelişim düzeyi,yaşantısı,kişilik özellikleri de bu etkilerde önemli bir faktördür.
Özellikle okulöncesi dönemde bu etkiler daha yoğun görülebilir.Çocuk kendisini veya anne veya babasını suçlayabilir,ikisinden de kopmak istemez ve ayrılığı kabullenemeyebilir.
Bu durumu çevresindekilerden saklayabilir bu durumdan utanç duyabilir.Saldırganlık gibi huy değişimleride yaşayabilir.
Her ayrılıkta çocukların az veya çok bir şekilde etkilendikleri gözönünde bulundurulursa bunu en aza indirgemek için anne babaların yanlış tutumlardan kaçınmaları gerekmektedir 

Bu yüzden çocuğa boşanmanın nedemek olduğunu açık bir dilde ifade etmeli,bu ayrılıkta onun bir suçu olmadığını,ona karşı anne ve baba olarak sevgilerinin devam edeceğini,tartışmalardan çocuğu uzak tutarak ve bir taraf belirlemesini istemeyerek bir nebze olsun boşanma da çocukta oluşacak yaraları hafifletmiş oluruz.

Fıkrada söz edilen örnek anne babalar olabilmek bizim elimizde,ne olursa olsun her çocuğun kendisini seven bir anne-babaya ihtiyacı olduğunu lütfen unutmayalım.Öfkelerimiz,kızgınlıklarımız ve hayal kırıklıklarımızın acısını masum yavrularımızdan çıkarmayalım ve bu boşanmaları bir felakete çevirip onların ömür boyu içlerinden atamayacakları dramlar haline dönüştürmeyelim.
hepimiz birer ÖRNEK AİLE olalım...

0 Çocukların hayal gücü :)

0 Çocuklar Barışın Resmini Çiziyor

İHD İstanbul Şubesi'nin Taksim Gezi Parkı'nda düzenlediği barış etkinliğinde 20 kadar çocuk, Picasso'nun barış simgesi haline gelen Guernica adlı tablosunu rengarenk boyadı.

0 Müzik deyip geçmeyin

Bebekler müziği henüz anne karnındayken duyar ve alışırlar. Annelerinin karnındayken duydukları o sesler onların aslında ilk ninnileri gibidir. Müziğin bebelerin gelişimlerine yansıyan faydaları oldukça fazladır.Müzik,kendini ifade etme becerisini,yaratıcılık zevkin ve estetik duygusunu geliştirir;ses ve dil gelişimi ile bilişsel gelişim ve soyut düşünmeye katkıda bulunur. Uzmanlar müzik dinleyen bebeklerin ileride yaşıtlarına göre sakin ve duygusal açıdan daha huzurlu olduklarını söylüyor.




Bazı araştırmacılara göre; çocukların şarkı ve mırıldanmalarını dinleyerek,orijinal dans ve oyunlara uyma çabalarını izleyerek,müziğe karşı doğuştan duyarlı olduklarını gözleyebiliriz.Bu doğal yetenek evrenseldir ve her toplumun üyesi olan çocukta doğuştan vardır.Özetle bebekler, sesleri algılamada ve müzikal bir uyarana dikkat göstermede, şaşırtıcı bir şekilde yetişkinlerinkine benzer yeteneklere sahiptir.


Müzik eğitiminin, okuma yeteneğine de katkıda bulunduğu açıkça görülmektedir.Yapılan araştırmalara göre ,akademik yılın başında ve sonunda okuma testine tabi tutulan ilk öğretim öğrencilerinden,müzik eğitimi alanların,almayanlara oranla daha iyi sonuçlar elde ettikleri görülmüştür.Yapılan pek çok testin sonucunda,notaları doğru seslendiren çocuklarda,harfleri doğru seslendirme oranının daha yüksek olduğu görülmüştür.Müzik eğitiminin olumlu etkisi,okumanın yanı sıra,öğrenme ve yaratıcılıkta da kendini göstermektedir.



ÇOCUĞUN MÜZİK İLGİSİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN ANNE-BABA NE YAPABİLİR ?
Her şeyden önce çocuğun müzikle tanıştırmak üzere belirli bir program içinde hareket edilmelidir.Örneğin,evde zaman zaman televizyon yerine müzik dinlemek,farklı konserlere çocuğu da götürmek gibi.Uyku öncesi klasik müzikle uykuya geçişi sağlamak,uyumayı kolaylaştırdığı gibi,çocukta müzik ilgisinin gelişimini de sağlar.Ancak bütün bunları yaparken;çocuğu keşfetmek,hangi müzik türüne karşı daha fazla ilgi duyduğunu,müzik kulağı olup olmadığını belirlemek gerekir.Çocuğa dinletilen müziğin kalitesi de önemlidir,bu konuda da anne babalar seçici olmalıdırlar.

Bu nedenle, anne-baba bir yandan model olmalı ve çocuğu müziğe özendirmeli,öte yandan da onu, ilgisi doğrultusunda yönlendirmeye çalışmalı ve ilgi duyduğu bir müzik aletini çalması yolunda yüreklendirmelidir






0 vizyondaki en gözde çocuk filmi !

 
Walt Disney Pictures, gelmiş geçmiş en eğlenceli ve en duygu dolu hikâyelerden biriyle karışınıza çıkıyor. Tangled 24 Aralık 2010'da 3D olarak seyircisiyle buluştu.


Konusu

Krallığın en çok aranan ve en çekici hırsızı Flynn Rider (seslendiren Zachary Levi) gizemli bir kulede saklanırken, o kulede yaşayan güzel ve cesur, 20 metre uzunluğunda altın sarısı saçları olan Rapunzel (seslendiren Mandy Moore) tarafından esir alınır. Yıllardır hapsedildiği kuleden çıkma yolları arayan Flynn’i esir alan meraklı kız, yakışıklı hırsızla bir anlaşma yapar ve alışılmadık ikili, süper polis bir atın, aşırı korumacı bir bukalemunun ve sevimsiz bar haydutlarının da olduğu aksiyon dolu bir maceraya yelken açar. Disney Digital 3D™’ olarak vizyona girecek olan Karmakarışık (Tangled), macera, sevgi, mizah ve saç bolca saç dolu bir hikâye.     


   
Film Künyesi

Tür: Animasyon

Vizyon Tarihi: 24 Aralık 2010

Amerika vizyon tarihi: 24 Kasım 2010

Ses Kadrosu: Mandy Moore, Zachary Levi, Donna Murphy, Ron Perlman, M.C. Gainey, Jeffrey Tambor, Brad Garrett, Paul F. Tompkins
Yönetmenler: Byron Howard, Nathan Greno

Yapımcı: Roy Conli

Müzikler: Alan Menken

Şarkı Sözleri: Glenn Slater

0 Çocuk Parklarında Hastalık Tehlikesi

DOÇ. DR. YILDIRIM:''KEDİ VE KÖPEKLERİN PARKLARA BIRAKTIĞI DIŞKILARDAKİ ÇEŞİTLİ PARAZİTLERİN YUMURTALARI, KUM VEYA TOPRAĞA KARIŞARAK BURALARDA OYNAYAN ÇOCUKLARA BULAŞABİLİR PARK VE BAHÇELERDEKİ ÇOCUK OYUN ALANLARININ ETRAFI KEDİ VE KÖPEKLERİN GİRİŞİNİ ENGELLEYECEK ŞEKİLDE DÜZENLENMELİ, SAHİPSİZ KEDİ VE KÖPEK POPÜLASYONU KONTROL ALTINA ALINMALIDIR'' 

Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Helmintoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Alparslan Yıldırım, ''Kedi ve köpeklerin parklara bıraktığı dışkılardaki çeşitli parazitlerin yumurtaları, kum veya toprağa karışarak buralarda oynayan çocuklara bulaşabilir'' dedi.
Doç. Dr. Yıldırım,yaptığı açıklamada, hayvanlardan insanlara geçebilen çok sayıda enfeksiyon olduğunu, bu enfeksiyonların yayılış göstermesinde evcil hayvanların önemli rolü bulunduğunu söyledi.
Son yıllarda çocuk oyun alanı bulunan birçok parkta, özellikle Türkiye'de yaygın olan mangal alışkanlığı için düzenlemeler yapıldığını gözlemlediklerini belirten Yıldırım, bu durumun sokak hayvanlarını parklara çeken cezbedici bir faktör olduğunu kaydetti.
Türkiye'de, bazı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, köpek dışkılarının sahipleri tarafından toplanmadığına, parklarda bunların biriktirilebileceği dışkı kutuları, dışkı poşetleri veya özel tuvaletler bulunmadığına dikkati çeken Doç. Dr. Yıldırım, kedi ve köpeklerin parklara bıraktığı dışkılardaki çeşitli parazitlerin yumurtalarının kum veya toprağa karışarak buralarda oynayan çocuklara bulaşabileceğini söyledi.

''ANİ ÖLÜMLER OLABİLİR''
Doç. Dr. Yıldırım, parazit yumurtalarının yerleşmiş olduğu organa veya dokuya göre pnömoni, öksürük, burun akıntısı, solunum hızlanması, zayıflama, karın, kas ve eklem ağrıları, huzursuzluk, sinirlilik, dikkatsizlik ve sara benzeri sinirsel belirtiler ile karaciğer ve dalak büyümesi, körlük ve hareket bozukluğu gibi klinik tablolara neden olabileceğine dikkati çekerek, kancalı kurt larvalarının ise çoğunlukla insan derisi altında tüneller meydana getirdiğini ve buralarda amaçsızca dolaşarak ağrılı deri lezyonlarına, bazen de derinin kalınlaşmasına ve şiddetli kaşıntıya sebep olabildiğini bildirdi.
Hidatik kistlerin de insanlarda büyük boyutlara ulaşabileceğini,yaptığı basınç ve tıkama etkisi sonucu karaciğer, akciğer, böbrek, kalp, pankreas, merkezi sinir sistemi, göz ve uzun kemiklerin ilik boşluğunda çeşitli bozukluklara yol açabileceğini ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, şunları kaydetti:
''Hidatik kist enfeksiyonu, karaciğerde sarılık ve metabolizma bozulması sonucu çeşitli sindirim bozukluklarına (ishal, iştahta azalma), akciğerdeki kistler solunum yetmezliği ile ortaya çıkan kronik bronkopnömoni semptomlarına, kalpteki kistler kalp yetmezliğine, beyindeki kistler beyin iltihabına, kemiktekiler iskelet bozukluklarına, topallık ve kemik kırılmalarına neden olabilir. Ağır enfeksiyonlarda kansızlık ve zayıflama gibi genel belirtiler de ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca kistlerin patlaması sonucu anaflaktik şok gelişebilmekte ve ani ölüme yol açabilmektedir.''
Yıldırım, Türkiye'de hayvan kesimlerinin yeterince kontrol altında tutulmaması ve özellikle Kurban Bayram'ında eğitimsizlik, bilgisizlik ve dikkatsizlik sonucu çevreye atılan veya köpeklere bilinçsizce yedirilen hidatik kist ile enfekte organların bu hastalığın insanlara geçişini artıran faktörler olarak ortaya çıktığını bildirdi.

 ÖNLEMLER
Kist hastalığı veya diğer enfeksiyonların özellikle çocuklara bulaşma kaynaklarından birinin de çocuk parkları olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şunları söyledi:
''Başıboş köpek ve kediler ile veteriner hekim kontrolünde olmayan sözde sahipli köpeklerin enfekte dışkıları, söz konusu alanları kirletebilmektedir. Nitekim Parazitoloji Ana Bilim Dalımızda yaptığımız araştırmalarda söz konusu paraziter etkenlere çeşitli çocuk oyun ve piknik alanlarında rastlamış bulunmaktayız. Bu tip enfeksiyonların önüne geçebilmek ve halk sağlığını korumak için sahipli köpeklerin veya çeşitli barınaklarda bulunan kedi ve köpeklerin parazitolojik kontrolleri periyodik olarak yaptırılmalıdır. Kedi ve köpekler için sağlık karnesi zorunluluğu sözde değil pratikte uygulanır olmalıdır.''
Doç. Dr. Yıldırım, hayvan sahiplerine köpeklerini park ve bahçelerde veya halka açık alanlarda gezdirirken dışkılamaları halinde dışkıların toplanması gerektiği bilincinin kazandırılması veya ceza verilmesi gerektiğini belirtti.
Çocukları hastalıklardan korumak için sahipli köpeklerin gezip spor yapabileceği büyük parklar yapılması gerektiğine işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Toplanan dışkılar için yalnızca bunların atılacağı özel dışkı kutuları dışkı poşetleri bu gibi yerlere konulmalı, park ve bahçelerdeki çocuk oyun alanlarının etrafı kedi ve köpeklerin girişini engelleyecek şekilde düzenlenmeli, sahipsiz kedi ve köpek popülasyonu kontrol altına alınmalıdır.
Uzun dönemde kısırlaştırma sonrası, kulak numarası uygulamasıyla hayvanların izlenmesi, gerektiğinde ulaşılarak çeşitli uygulamaların yapılabilmesine imkan sağlanmalıdır. Bütün bunların yerine getirilebilmesi için de insanların özellikle hayvan sahiplerinin sosyal içerikli projelerle eğitilmesi sağlanmalıdır.''
Yıldırım, sosyo-ekonomik boyutları olan bu sorunların çözülmesinde bireyler, eğitimciler, yerel ve genel yönetimler ile medyaya görev düştüğünü sözlerine ekledi

0 Miniklere Özel Yemek Tarifleri

Yemek yedirmek ve doyurmak kültürel yapımızda  anneyi tatmin eden ve çocuğuna iyi baktığını hissettiren bir duygu olduğu için yemeğini yemeyen çocuk anne için her zaman üzüntü kaynağı olmuştur.
Çocuklar hiç tatmadıkları,kokusu,görüntüsü farklı olan besinleri yemekten kaçınabilirler.Durum böyle olduğu zaman anneye yaratıcılığını kullanmak düşer.Anne çocuğuyla birlikte mutfağa girip beraber yemek pişirerek onunda yemek yapmasına fırsat verirse kendi emeği geçtiği için bile çocuk pişirdiği yemeği yemek isteyecektir.
yada çocukların gözüne hitap edecek renkli,şekilli güzel sunumlar yaparak çocuğunuzun yemek yemesini sağlayabilirsiniz.Ben sizlere çocuklarınızın dikkatini çekebilecek bir kaç tarif vericeğim gerisi size ve yaratıcılığınıza kalmış.Şimdiden afiyet olsun.

Patates Çanağında Salata ve Patatesli Civcivler
 
Malzemeler
4 adet iri patates
1 tane limon
1 su bardağı kaşar rendesi
tuz, karabiber
1yemek kaşığı sıvı yağ
Salata için:
2 adet havuç
2 adet kırmızı pancar
sıvı yağ
yoğurt

Hazırlanışı
Patatesleri haşlayın, soğuduktan sonra kabuklarını soyup, rendeleyin. Üzerine,1 su bardağı kaşar rendesi,1 kaşık sıvı yağ,1limonun suyu, tuz ve karabiberini koyun, özleşene kadar yoğurun. Yoğurduğunuz patatesten yumurta büyüklüğünde alıp, avucunuzda yuvarlayın. İçini parmağınızla oyarak çanak şekli verin. Çanakların içine yoğurtlu havuç salatası veya yoğurtlu pancar salatası koyun.(Çanakların içine Rus salatası da koyabilirsiniz)
Havuç salatası: Rendelediğiniz havucu, sıvıyağda kavurun, tuzunu ilave edin. Soğuduktan sonra yoğurtlayıp, çanakların içine birer kaşık koyun
Pancar salatası: Pancarları da aynı havuçlar gibi rendeleyip yağda kavurun sonra yoğurtlayın.
Patatesli Civcivler
Yoğurduğunuz patatesli harçdan, çocuklarınız için resimde görüldüğü gibi civcivler yapabilirsiniz, ben gaga ve ayakları için havuç, gözleri için tane karabiber kullandım, gözler için çörekotu da kullanabilirsiniz.
Patatesli havuç
Aynı malzemeye biraz salça ilave ederek yoğurun sonra havuç şekli verin, maydanoz veya dereotu ile sap yapın. 
  
Uğur Böcekli Kanepe   
      
Malzemeler

Tost ekmeği
Domates
Krem peynir
Zeytin
Maydanoz

Hazırlanışı
Öncelikle tost ekmeğinden yuvarlak dilimler kesiyoruz (geniş bir bardak yardımıyla) ve üzerine krem peyniri sürüyoruz. Sonra domatesimizi ikiye bölüyoruz, böldüğümüz yarım parçadan da kanatlarını oluşturmak için resimde olduğu gibi tekrar kesiyoruz. Domatesi ekmeğin üzerine koyduktan sonra zeytini de çekirdeğini çıkarıp koyarak uğur böceğinin başını oluşturuyoruz. Kanatlarına tekrardan küçük zeytin parçaları koyuyoruz (bunun için çörek otu da kullanabilirsiniz). En son olarak maydanoz ile süsleyip servis ediyoruz

0 Çocukların diliyle Çocuk Hakları

11 Aralık 2010 Cumartesi
 
Konumuz çocuklar olduğu için bende sizlere çocukların sahip olduğu hakları hatırlatmak istedim. Biliyorsunuz ki bugün dünyada çocuklar insan haklarına sığmayan birçok olaya maruz kalıyorlar, onlara daha iyi ve daha güvenli bir yaşam sunabilmemiz için onların sahip olduğu bu hakları bilmeli ve sonuna kadar saygı göstermeliyiz. UNICEF Kaynaklarından Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin Kısaltılarak Alınan ve Çocukların Diliyle İfade Edilen Özeti sizlerle paylaşıyorum.




Madde 1: Ben çocuğum. On sekiz yaşına kadar bir çocuk olarak vazgeçilmez haklara sahibim.

Madde 2: Bu sözleşmedeki haklar bütün çocuklar içindir; beyaz çocuk, kara çocuk, kız çocuk, erkek çocuk fark etmez. Doğduğumuz yer, konuştuğumuz dil de fark etmez. Büyüklerimizin inançlarının, görüşlerinin farklı olması yüzünden çocuklara ayrım yapılmaz. Bu haklara sahip olmak için çocuk olmak yeterlidir.

Madde 3: Büyükler, çocuklarla ilgili bütün yasalarda, bütün girişimlerde önce çocukların yararlarını düşünürler. Büyüklerimiz bu ödevlerini yapamıyorsa devlet çocuklara bakar ve korur.
Madde 4: Haklarımızın uygulanması için gereken her türlü çaba gösterilir. Haklarımdan yararlanmam bütün devletlerin güvencesi altındadır.

Madde 5: Bizi büyüten, yol gösteren büyüklere bizi daha iyi yetiştirsinler diye yardım edilir.

Madde 6: Çocukların yaşamını korumak herkesin ilk görevidir.Yaşamak her çocuğun en temel hakkıdır.

Madde 7: Her çocuğa doğduğunda bir isim konur. Devlet bu ismi kaydeder. Çocuğa kimlik verir. Artık çocuk o devletin vatandaşı olur. 

Madde 8: Konan ismim, kazandığım vatandaşlık hakkım ve aile bağlarım korunur. Bunları değiştirmek için baskı uygulanmaz. Bunlar benden alınırsa bütün devletler ona karşı çıkar.

Madde 9: Çocuğu ailesinden kimse koparıp alamaz. Ama bazen de anne baba çocuğa bakamaz durumda olabilir. Çocuk bu durumdan zarar görebilir. Çocuk zarar görmesin diye çocuğa başka bir bakım sağlanır.Bu bakım sırasında çocuk anne babasıyla düzenli görüşebilir.

Madde 10: Ayrı ülkelerde yaşayan anne baba ve çocukların birlikte yaşamaları için her türlü kolaylık gösterilir.

Madde 11: Çocuklar anne babalarının birlikte izni ve haberi olmadan başka ülkelere götürülmezler, oralarda bırakılmazlar. Bunu yapanlara karşı mücadele edilir.

Madde 12: Beni ilgilendiren konularda benim de görüşlerim alınır. Büyükler beni dinlerler. Düşüncemi öğrenmeye özen gösterirler. Çok küçüksem bir büyük de benim adıma konuşabilir.
Madde 13: İsteklerimi ve düşüncelerimi seçtiğim bir yolla açıklayabilirim, resmini çizebilirim ya da yazabilirim. Ama bazı konularda başka kişiler ve toplum zarar görecekse o konudaki kurallara da uymam gerekir.

Madde 14: Biz çocukların düşüncelerini geliştirmeleri ve istedikleri dini seçmeleri hakkına saygı gösterilir. Bu konuda bizi yetiştirmekle yükümlü olan büyüklerimizin de bize yol gösterme hakları ve görevleri vardır. Onlara da saygı gösterilir.

Madde 15: Arkadaşlarımla barış içinde toplanabilirim. Dernekler kurabilirim. Kurulu derneklere üye olabilirim.

Madde 16: Çocuklar onurlu ve saygın birer insandır. Hiç kimse onların onurlarını kıramaz, onları küçük düşüremez, yaşadığı konut ve kurumdaki özel yaşantısına karışamaz. Bu haklarımız yasalarla korunur.

Madde 17: Kitle iletişim araçları önemlidir, her türlü iletişim aracını kullanarak kendim için bilgi alabilirim.

Madde 18: Yetiştirilmemizden en başta anne babamız ya da onların görevini üstlenmiş büyüklerimiz sorumludur. Onların bu görevlerini en iyi biçimde yapabilmeleri için her türlü kolaylık sağlanır, gerekiyorsa yardım edilir. 

Madde 19: Yetişmemizden sorumlu olanlar bu haklarını çocuklara zarar verecek şekilde kullanmazlar. Çocukların bu tür zararlara uğramaması için her türlü önlemi almak devletin görevidir.

Madde 20: Çocuklar ailelerinden yoksun kalabilirler. Bazı aile ortamları ise çocuklar için yararlı olmayabilir. İşte o zaman çocukların devletten özel koruma ve yardım alma hakları vardır. Devlet bu görevini çocuk için uygun aile bularak ya da onlara bakacak kuruluşlara yerleştirerek yapar.

Madde 21: Anne babasıyla olamayacak çocukların aile yoksunluğu çekmemesi için onlara iyi aileler bulunur. Bunun için çok dikkatli bir araştırma yapılır.

Madde 22: Çocuklar başka ülkeye gitmek zorunda kalırlarsa o ülke de çocukları korur. Birbirinden ayrı kalan anne ve baba birleştirilmeye çalışılır.

Madde 23: Özürlü çocuklar özel olarak korunurlar. Kendilerine yeten saygın birer insan olmaları sağlanır. Devlet onların bakımları, eğitimleri ve iş sahibi olmaları için gerekli kurumları oluşturur. Ailelerine her türlü yardımı yapar.

Madde 24: Sağlığım ve hastalıklardan korunmam, devletin ve toplumun güvencesi altındadır. Bunun için beslenmeme, aşılarımın yapılmasına, çevrenin temizliğine dikkat edilir. Hastalanırsam tedavi edilirim.

Madde 25: Kreşler, çocuk yuvaları, yurtlar, okullar, çocuk hastaneleri çocukların haklarına uygun olarak, çocuklara daha iyi bakmak için yeniden düzenlenirler.

Madde 26: Bütün çocukların sağlıkları, eğitim hakları, beslenme ve bakımları güvence altına alınır.

Madde 27: Bana bakmakla yükümlü olanlara bana daha iyi bir yaşam sağlamaları için gerekirse giyim, barınma ve beslenme konularında yardım edilir, destek olunur.

Madde 28: Eğitimimi eksiksiz yapabilmem için desteklenir ve korunurum. İlköğretim herkes için parasızdır, kız olsun erkek olsun her çocuk için zorunludur.

Madde 29: Devlet, benim tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, sorumluluk üstlenecek şekilde yaşamamı sağlar.

Madde 30: Azınlık grubun çocuklarına da herhangi bir ayrım yapılmaz, devlet azınlık gruplardan gelen çocukların haklarını da korur.

Madde 31: Boş zamanlarımı değerlendirmem, oynamam, eğlenmem için çocuk bahçeleri, çocuk kulüpleri, kitaplıklar, spor okulları açılır. Her çocuk böyle faaliyetlere özendirilir. Bunlardan yararlanmak hepimizin hakkıdır.

Madde 32: Ben çocuğum. Büyükler gibi bir işte çalışamam. Ben okula gider ve oynarım. Eğer çalışmak zorunda kalırsam yapacağım iş eğitimime engel olmamalı, sağlığımı bozmamalı, bende zararlı alışkanlıklar yaratmamalıdır.

Madde 33: Çocuklar zararlı maddelere karşı korunurlar. Bunları üretenler ve çocuklara verenlere cezalandırılırlar.

Madde 34: Bedenim bana aittir. Beni bedensel ve ruhsal yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin verilmez.
Madde 35: Çocukları kaçırıp kötü kişilere satan, onları uygunsuz şekilde çalıştırmak isteyenlerle tüm devletler mücadele ederler. Çocukları korurlar.

Madde 36: Büyükler kendi çıkarları için çocukları kullanamazlar.

Madde 37: Hiçbir çocuk insanlık dışı yöntemlerle ya da aşağılanarak cezalandırılamaz. Çocuklar suç işlemişse uygulanacak cezalar yaşına uygun gelişmelerini engellemeyecek şekilde ve eğitsel olmalıdır. 

Madde 38: İnsanların birbirlerini öldürmesi kötüdür. Savaş insanların birbirlerini öldürmesidir. Çocuklar savaştan korunmalıdır. On beş yaşından küçük hiçbir çocuk askere alınmaz.

Madde 39: Eğer çocuklar çeşitli nedenlerle zarar görmüşlerse bedensel ve ruhsal sağlıklarına yeniden kavuşmaları için tüm önlemler alınır. Yeniden topluma kazandırılırlar.

Madde 40: Çocuklar suçun ne olduğunu bilmezler. Bilerek ve isteyerek kimseye zarar vermezler. Suç işleyen çocukların yeniden topluma kazandırılması için özel yasalar çıkarılır, özel kuruluşlar oluşturulur.